İbn-i Haldun kimdir? İbn-i Haldun, 14. yüzyılda yaşamış ünlü bir Arap tarihçi, filozof ve sosyologdur. Onun değerli sözleri ve fikirleri, tarih ve sosyoloji alanında büyük etki yaratmıştır. Bu makalede, İbn-i Haldun’un derin düşüncelerinden ve öğütlerinden bazılarına göz atacağız. Onun sözleri, hala günümüzde de önemini koruyarak bize ışık tutmaya devam etmektedir.
Bilgelik ve deneyim konularında derinlemesine düşünen İbn-i Haldun, toplumların nasıl geliştiği ve çöktüğü konularında önemli görüşler ortaya koymuştur. İbn-i Haldun’un alıntıları, bugün bile güncelliğini korumaktadır ve insanlara rehberlik etmektedir. Onun öğütleri, yaşamımızda değerli bir yere sahiptir.
İbn-i Haldun’un Felsefi Düşünceleri ve Sözleri
İbn-i Haldun’dan değerli sözler sadece kendi zamanını değil, gelecek kuşakları da etkileyecek niteliktedir. Zamanı aşan mesajlarıyla İbn-i Haldun, insanlığa uzun vadeli perspektifler sunar. Onun zamanı aşan mesajları arasında en önemlilerinden biri, “tarih döngüsü” kavramıdır. Bu kavram, tarihsel süreçlerin tekrarlanabilir olduğunu ve toplumların benzer aşamalardan geçtiğini vurgular.
İbn-i Haldun’un mesajları arasında geleceğe dair öngörüler de bulunur. Ona göre, toplumların geleceği bugünkü kararlarının sonucudur. Dolayısıyla, doğru kararlar almak geleceği şekillendirir.
Zamanı aşan mesajlarıyla İbn-i Haldun, insanlığın ortak geçmişi ve geleceği üzerine derin düşünmeye teşvik eder. O’nun mirası, gelecek nesillere ilham vererek onların da dünya görüşlerini zenginleştirir.
- Öğretmenler, bilim sahibi olma yolunda öğrencilerine kitaplarını ezberletirler. Ancak bilimsel tartışmalarla ve münazaralarla, konuları ve sorunları zihinde yerleştirme suretiyle kestirilebileceğini unuturlar.
- Bir görüşe ve bir inanca bağlılık ve taraftarlık insanın ruhuna işledi mi, kendi isteğine uygun düşen haberleri işitir işitmez hemen kabul eder. Bu temayül ve taraftarlık insanın basiret gözünü örter, tenkit ve tetkikte bulunmasını engeller.
- İnsan her zaman, kendini yenen de bir üstünlük bulunduğuna, ona boyun eğilmesi gerektiğine inanır.
- Devletlerin ömürleri, onları ayakta tutanlarla orantılıdır.
- Her insan, uyanıkken karşılaştığı şeyleri, daha önce “düşünde” gördüğüne bir çok kez tanık olur.
- Bir medeniyetin yükselişi, zorlu koşullar altında çalışmak ve fedakarlık yapmakla mümkündür.
- Dalkavukluğa eğilimlidir insanlar. Ün ve servet gibi dünyanın tatlarına ve geçim yollarına tutkundurlar.
- Zaman her şeyin annesidir.
- Bir medeniyetin çöküşü, entelektüel ve sanatsal üretkenliğin azalmasıyla başlar.
- Tarih, olayların dönem dönem tekrarlandığı bir döngüdür.
- Kalpleri müteferrik olanların akılları birleştirilemez.
- Mağluplar galipleri taklit eder.
- Barbarlar savaşla yenip fetheder, medeniyetse sulhla fethedeni fetheder.
- İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur.
- İnsanların davranışlarının temelinde, içgüdü ve dürtüler yatar.
- Bir devletin gücü, halkının birliği ve dayanışmasıyla belirlenir.
- İnsanların, başkalarının mükemmelliğini ve kendilerinden üstün olduklarını kabullenmeleri çok az görülecek bir durumdur
- Bil ki mantık ilminde esas, ispat etmektir.
- Adaletsizlik medeniyeti mahveder.
- Bil ki kötü ve yerilmiş ahlaktan uzaklaşıp, üstün bir ahlaka ve kişiliğe sahip olmak, ancak kişinin kendisinde bir kemal ve yeterlilik vehmetmesiyle ve insanların kendisinin ilim ve sanatına muhtaç olduğunu hissetmesiyle gerçekleşir.
- İlim bir kuyu, tartışma ise onun kovası gibidir.
- İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür.
- İlme yasak koyanlar veya insanları yalanla meşgul edenler, aklın ve insanlığın en büyük düşmanlarıdır.
- Her akıl, gücünün yetmediği ve idrak edemediği şeyleri inkar eder.
- Gayri memnunlar medeniyet kuramazlar.
- Nerelisin?” sorusu literatüre girmiş en ayrılıkçı, en bedbaht sorudur. Ha soran olursa, ben dünyalıyım.
- Coğrafya kaderdir.
- İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür.
- Merhamet, masum olduğu için her kalbe misafir olmaz.